Ana sayfaYazılar

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ OLARAK TEM-SEN

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ OLARAK TEM-SEN Bir sivil toplum örgütü olan sendikalar, geçmişte olduğu gibi günümüzde de tartışılmaya devam etmekte, paydaşl

Yeni Müfredat Tanıtım Süreci ve Müfettişlik (Zafer ÖZER)
GÖREVE YENİ ATANAN EĞİTİM MÜFETTİŞ YARDIMCILARI HOŞ GELDİNİZ DİYORUZ

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ OLARAK TEM-SEN

Bir sivil toplum örgütü olan sendikalar, geçmişte olduğu gibi günümüzde de tartışılmaya devam etmekte, paydaşları durumundaki kişi ve makamlar, sistemdeki yeri bakımından, olmazsa olmaz konumundaki bu oluşuma farklı misyonlar yüklemektedirler. 

Sağlıklı bir toplumun, sağlıklı örgütlerden oluştuğu gerçeği, herkesçe kabul edilmektedir. Günümüz teknolojilerinin ilerlemesi, insan ilişkilerinin karmaşıklaşması ve bireyselleşmenin artması sonucunda sivil toplum örgütleri, daha da önem kazanmaktadır. Bunlara bağlı olarak, gelişen toplumlarda bu tür oluşumlara üye olanların sayısı gittikçe artmakta, bu kuruluşların üye sayısı, ülke nüfusunu aşmaktadır. Bireyler, “bir yere ait olma ihtiyacı” yanında, bireysel olarak elde edemeyeceği bir takım haklarının, dernek, oda, birlik, sendika gibi örgütler/kurumlar yoluyla daha kolay elde edebileceklerinin farkına varmışlardır. Şüphesiz, toplumların bu örgütlü nüfusları, kendi toplumunun yapısı ve yaşadığı toplumsal olaylarla yakından ilişkilidir. Her türlü toplu hareketin suç sayıldığı (kamu çalışanları için toplu dilekçe vermek halen suçtur) veya şüpheyle karşılandığı dönemleri yaşayan toplumlardan, gelişmiş demokratik toplumlarda olduğu gibi ortalama bir vatandaşın üç ayrı sivil toplum kuruluşuna üye olmasını beklemek gerçekçi olmaz. Günümüzde birçok aile, çocuklarını – halen – toplumsal hiçbir olaya müdahil olmamaları yönünde öğütlemekte, yasal sınırlar içerisinde cereyan eden olay ve faaliyetlere karşı bile, “aman sen bir şeye karışma” demeye devam etmektedirler. Geçmişte veya günümüzde, aileleri haklı çıkaran gelişmeler, uygulamalar yaşanmış olsa da bunları aşmanın yolu; yine toplu hareket etmekten, örgütlü olmaktan geçmektedir. Bu durum, kişinin ülkesini sevmesinin, içinde yaşadığı topluma yararlı olmasının bir gereği, almış olduğu eğitimin bir karşılığı, vatandaşlık görev ve sorumluluğudur. 

Devlet denilen organizasyona yapılabilecek en büyük zarar; yönetenlerin yanlış uygulamalarına ses çıkarmamaktır. Devletin kutsallığının sınırlarını -iyi niyetle de olsa- genişletip, buna “yönetici kutsallığını katmak” sağlıksız bir anlayıştır. Bu yaklaşım, şüphesiz sağlıksız bir toplum yapısının oluşumuna hizmet edecektir. Bireylerin, devleti temsil eden, devlet otoritesini kullanan yöneticilerin, kendisine yaptığı hukuka aykırı / yanlış uygulamalar karşısında “devletime zarar gelmesin” gibi ulvi bir anlayışla, hukuksuzluklara katlanması, şüphesiz yeni yanlışlara davetiye çıkaracaktır. Yönetim biliminde “en mükemmel sistem insan organizması” denilmektedir. Bu gerçekten hareket edildiğinde; insan bedenine giren zararlı bir girdi/besin ona nasıl zarar verir, hasta ederse, yanlış / hukuka aykırı idari uygulamalar da en başta kişinin üyesi olduğu kuruma, dolayısıyla üst sistem olan devlet örgütüne zarar verecektir. Yanlış ve hukuka aykırı bu uygulamalara yasal sınırlar içerisinde karşı çıkmak, devlet ve ülkeye sahip çıkmak demektir. Bu karşı çıkmalardan sonuç almanın yolu ise, örgütlü olmaktan geçmektedir. Bireyin bunu, kendisinin dışındaki kişilerden beklemesi, suya sabuna dokunmadan yaşaması, tepkisiz kalması, sorunların kendiliğinden çözümünü beklemesi boşunadır. 

Sorunun diğer bir boyutu, kendini devlet olarak gören veya onun yerine kendisini koyan bazı yöneticilerdir. Bu kişilerin dernek ve sendika gibi sivil toplum örgütlerine karşı olan önyargıları, patolojik sayılabilecek tutum ve davranışları, geçmişte olduğu gibi günümüzde de sorun olmaya devam etmektedir. Zamanının yetkili ve etkilileri olan bu makam sahipleri, her türlü sivil toplum örgütünü “karşı taraf” ve “doğal muhalefet” olarak algılamakta; kendi görev ve misyonlarının bu gruplarla mücadele olduğunu varsayarak, zaman ve enerjilerini boşuna harcamaktadırlar. Bu süreçte kurum içi sorunlar büyümekte, örgüt/sistem, dolayısıyla toplum zarar görmektedir. Yöneticilerimiz keşke; sendikaların sadece üyelerinin özlük haklarını savunmak gibi görevi olmadığını, bunların dışında onlar aracılığıyla o kurumun paylaşılan vizyonunu oluşturulabileceğini veya mevcut kurum kültürünün benimsetilebileceğini, iş disiplininin etkin olarak sağlanabileceğini, kurum politika ve stratejilerinin işgörenler tarafından benimsenmesinde bu kurumların etkin rol oynayabileceğini, iş doyumunun sağlanması halinde iş veriminin artabileceğini bilseler ve inansalar. Sendika üyeliğini engellemekle, mevcut sendika üyeliklerini sonlandırmaya çalışmakla veya işyerindeki bu tür oluşumları yasaklamakla, en başta kendi kurumuna zarar verecekleri gerçeğinin keşke ayırdına varabilseler. 

Kendi iş kolunda tek olan, kurulduğu tarihten beri hiçbir kişi, grup veya oluşumla bağı bulunmayan, Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişleri Sendikası (TEM-SEN), yukarda açıklanan hususlar kapsamında, meslek kariyerine sahip üyeleriyle eğitim alanında hizmet vermektedir. Eğitim ve yönetim biliminin doğrularını referans alarak, diğer sendikalara örnek olmaya çalışmakta, sorunları ve çözümlerini “bilen” özelliğiyle kişi ve makamlarla iletişim kurmakta, işin doğru yapılmasından ziyade “doğru iş” yapılması yönünde irade göstermektedir. Eksik olan; yeterince tanınmaması, önyargıların tümüyle kıralamaması, meslek grubundaki tüm üyelerin tam desteğinin sağlanamamış olmasıdır. Sendika olarak, kuşkusuz mesleki ve eğitim sorunlarını her ortam ve fırsatta bıkmadan, usanmadan dile getirmekteyiz. Biliyoruz ki, haklı olduğumuz ve doğru iş yaptığımız sürece, engeller aşılacak, hak edilen kazanılacaktır.

Osman ŞAHİN

TEM-SEN Genel Başkanı

EĞİTİM MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞINA YENİ ATANAN

Değerli Meslektaşım,

176 Yıllık bir geçmişi olan eğitim müfettişliği mesleğine adım attığınız için, sizi kutluyor; milli eğitim camiamız ve şahsınız için hayırlı olmasını dilerim.

            Alanında tek olarak varlığını sürdüren sendikamız TEM-SEN; kurulduğu tarihten beri her türlü siyasi grup ve oluşumdan uzak kalmış, sadece müfettişlik mesleğinin niteliği ile üyelerinin özlük haklarını savunmayı kendisine amaç edinmiş bir meslek örgütüdür. Kurulduğu tarihten beri; 3.600 ek gösterge, ek ders ücreti, uzman kadrosuna girilmesine engel olmak gibi birçok mesleki kazanımın elde edilmesini sağlamıştır. Özlük hakları itibarıyla, mesleğimizin en alt düzeyini yaşadığımız bu dönemde de sendikamız, meslektaşlarımızın mali haklarının iyileştirilmesi yönünde yoğun bir çaba içerisindedir. Eksik olan; mesleğe yeni giren meslektaşlarımızın desteği ve bazı meslektaşlarımızda oluşan -doğru olmayan- sendikal algıdır.

             Değerli arkadaşlar, sendika yönetimi olarak göreve geldiğimiz 2022 yılı temmuz ayından beri, eski – yeni, müfettiş – müfettiş yardımcısı ayrımı yapmadan, tüm müfettişlerin yaşamakta olduğu mağduriyetin ivedilikle giderilmesi amacıyla, Bakanlığımız yetkili bürokratları başta olmak üzere, özellikle iktidar partileri yetkililerini birçok kez ziyaret ettik. Bu görüşmelerde;  taşra teşkilatlarında görev yapan biz eğitim müfettişlerine, müfettiş ünvanlı devlet memurlarının haklarının bir kısmı verilmediğinden dolayı, denetlemekte olduğumuz öğretmen ve okul yöneticilerinden daha düşük maaş aldığımızı, bu durumun çalışma barışını bozduğunu, verimliliğimizi ve iş doyumumuzu olumsuz etkilediğini, mesleki onurumuzu ve adalet duygumuzu zedelediğini, aynı işi yapan meslektaşlarımız arasındaki ciddi maaş farklarının hiçbir haklı gerekçesi olamayacağını, yarışma sınavıyla kariyer meslek olarak kabul edilen müfettişlik mesleğine yeni giren müfettiş yardımcısı arkadaşlarımızın, maaşlarındaki ciddi düzeyde düşüş yaşanmasının da kabul edilemeyeceğini; bu durumun akla ve vicdana aykırı olduğunu her ortamda tekrarladık. Nitekim, 2023 yılı içerisindeki sendikal çabalarımız sonuç vermiş; Bakanlığımız, taleplerimiz arasındaki -sadece- tazminatlar konusundaki artış isteğini ele alarak, müfettiş ünvanlı diğer devlet memurlarına tanınan tazminatların eğitim müfettişlerine de verilmesi yönünde yasa tasarısı hazırlamıştır. Bu süreçte, eğitim müfettişliği mesleğine olan talebin az olması, ihdas edilen 750 kadronun sadece 266’sının doldurulmuş olmasının da etkili olduğunu söylemek gerçekçi olur. Bilindiği üzere sözü edilen uygulama, deprem felaketi yaşanması ve seçim sürecine girilmesi nedeniyle kadük kalmış, sonuçlanamamıştır.

 Şunu açıkça belirtmek gerekirse, sendika yönetimi olarak bizlerin talebi; aynı işi yapan, aynı kurumu denetleyen, aynı inceleme/soruşturma dosyasını hazırlayan müfettiş ve müfettiş yardımcısı ünvanlı kişilerin –kadro derece haricinde- aynı mali haklara sahip olmasıdır. Müfettişlik mesleğine yeni giren müfettiş yardımcılarının öğretmen iken sahip oldukları hakları korumaları, hukukun bir gereğidir. Sizler; bu mesleğe girmeden önce 3.600 ek gösterge üzerinden maaş alırken, görevde yükselme sonucunda yeni atandığınız müfettişlik mesleğinde 2.200 ek gösterge üzerinden maaş almaktasınız. Bunu haklı çıkaracak hiçbir hukuk kuralı / yasa maddesi olamaz. Traji komik bu uygulamanın ivedilikle sonlandırılması; geçmişte olduğu gibi, bu gün ve yarın da savunduğumuz taleplerimiz arasındadır. Gerçek durum bu olmasına karşın sendikamızın; müfettiş yardımcısı ünvanlı meslektaşlarımızın mali haklarına duyarsız kaldığı, ek ders ücreti ve uzman/başöğretmen maaş farkını istemediği gibi söylentiler doğru olmayıp,  gerçeklerle bağdaşmamaktadır.

Sizler aracılığıyla, müfettişlik mesleğine yeni giren meslektaşlarımıza mesajımız; aramıza katılın, yanlışları gördüğünüzde eleştiri ve tepkilerinizle engel olun ki, doğruyu birlikte tesis edelim. Bu suretle sağlıklı bir örgütsel yapıyı hep birlikte kuralım. Küçük hesaplar, bilgi eksikliğinden kaynaklanan olumsuz yargılar; büyümemizi engelleyen, sorunlarımızın çözümünü güçleştiren etkenlerdir. Gelin; denetimi etkisizleştiren, savundukları politikalar gereği eğitim sisteminde denetimin ve denetim elemanlarının olmaması gerektiğini savunan oluşumlara destek vermeyin. Müfettişlik mesleğini sürdürdüğünüz sürece, olmanız gereken yer; TEM-SEN’dir.  Sendikamız, mesleğe yeni giren sizlerle güç kazanacak ve haklı mücadelesini sonuç alıncaya kadar sürdürecektir. Bir meslektaşımız aramızda değilse, bir eksiğiz demektir.

Osman ŞAHİN

                                                                                           TEM-SEN Genel Başkanı